Arkeoloji yönünden zengin olan ilçede yöreye ait eserlerin bir mekân içerisinde sergilenmesi fikri, 1960'lı yılların başında dönemin yetkililerince tasarlanmış müzenin ilk çekirdeği o yıllarda oluşturulmuştur. Daha sonra çevreden toplanan büyük boyutlu taş eserler bir depoda korunmuş, 1987 yılında yeni yapılan bina ile birlikte çağdaş müzecilik anlayışı ön plana çıkarak eserler ziyaretçilere sunulmuştur. Fethiye Müzesi biri arkeoloji diğeri etnografya olmak üzere iki salondan oluşmaktadır. Bu iki salonda sergilenen eserlerin hemen hemen tamamı Fethiye ve çevresinden derlenmiştir. Arkeoloji bölümünde sergilenen eserlerin büyük bir bölümünü seramik grubu eserler oluşturmaktadır. Salondaki eserler kendi içerisinde belli bir kronolojik sıraya tabi tutulmuştur. M.Ö. III. binden Bizans Çağı sonuna kadar olan dönemi kapsayan eserlerden en önemlisi hiç kuşkusuz Likçe'nin çözümünde büyük katkıları olan steldir. Bu stel üzerinde, üç değişik dilde yazılmış bir metin yer almaktadır. Müzenin önemli bir başka eseride "Kumrulu Genç Kız Heykeli" ve yanındaki iki kadın heykelidir. Kumrulu kız heykeli Artemis kültü ile ilgili olup, kentte antik dönemde bir Artemis tapınağının bulunduğunu göstermesi açısından önemlidir. Etnografya salonunda yöreye has çeşitli el dokuma örnekleri, el işlemeleri, kaftanlar, üç etekler, gümüş takılarda yer almaktadır. Bu bölümde ayrıca tüm üniteleri ile faal durumda ahşaptan yapılmış dastar tezgâhı sergilenmektedir. Müzenin açık mekânında ise, büyük taş bloklu eserler, lahit mezarlar ile Likya kültürünün bir ürünü olan "Izraza Anıtı" sergilenmektedir.
Fethiye Müzesi