ANTİK ESERLERİ SAVAŞ SIRASINDA KORUMAK İÇİN KURULMUŞ BİR MÜZE: ANTALYA MÜZESİ
Perge Antik Kenti’nden çıkarılan heykellerin diğer eserlerden rol çaldığı Antalya Müzesi, Alt Paleolitik Çağ'dan Roma Dönem’ine kadar uzanan bir döneme tanıklık ediyor. Antalya sınırlarında yaşamış üç önemli Akdeniz antik uygarlığı Likya”, “Pamfilya” ve “Pisidya”ya adanan Antalya Müzesi, 1988’de “Avrupa Konseyi Yılın Müzesi” ödülünü aldı.
OTUZ BİN METREKARELİK BİR ALAN
Kuruluşunda öğretmen Süleyman Fikri Erten’in büyük emeği olan müze, 1. Dünya Savaşı sırasında tarihi eserlerin işgal güçlerinden korunması fikriyle ortaya çıktı. Fikri Bey 1919'da Antalya mutasarrıflığına başvurarak, kendini fahri Âsâr-ı Âtika (tarihi eser) memuru tayin ettirdi ve öncelikle merkezdeki eserleri toplayarak müzeyi kurdu.
1922'de Kaleiçi’ndeki Alaeddin Cami'de kurulan ve 1972'de bugünkü binasına taşınan Antalya Müzesi, tam 30 bin metrekarelik bir alana yayılıyor. 14 sergi salonu, çocuk bölümü ve açık hava galerilerinin yanı sıra bahçesiyle de dikkat çekiyor.
PREHİSYORYADAN OSMANLI KÜLTÜRÜNE UZANAN BİR YOLCULUK
Sergilenenler arasında doğa tarihi ve prehistorya koleksiyonu, tanrı ve imparator heykelleri, mezar kültlerine ait eserler, sikkeler, mozaik ve ikonalar bulunuyor Bölgedeki çok sayıda kurtarma kazısı ve ören yeri çevre düzenlemeleri de Antalya Müzesi’nce yürütülüyor. Koleksiyonunun büyük bölümü çevre kazılardan elde edilen müzenin etnografik eserleri de bölgeden toplandı. Geniş etnografya koleksiyonunun önemli bir bölümüyse Osmanlı kültürünü anlatıyor.
HAZIR GELMİŞKEN…
Müzenin yanı başında bulunan Atatürk Kültür Parkı’nın bir ucu Konyaaltı sahiline uzanıyor. Bu geniş ve yeşil parkta pek çok kafe ve restoran var. Büyük bir yapay göl, açık hava tiyatrosu, cam piramit, Atatürk Kültür Merkezi ve aquaparkı da ağırlayan bu parkta bisiklet kiralamak da mümkün.