KYBELE’NİN ARTEMİS OLDUĞU YER
Bir dönem Likya Uygarlığı’nın başkenti olmuş Myra’nın kabartmalı mezarlarıyla başlayan hikayesi, Andriake Limanı’yla denize kavuşuyor. Burası aynı zamanda Tanrıça Kybele’nin Artemis olduğu yer olarak da biliniyor.
BAŞKENTLİK DE YAPTI
Kaş-Finike arasındaki Myra, Aziz Nikolas'ın piskoposluğu sayesinde ününü Ortaçağ boyunca sürdürdü. Likya Konfederasyonu’nun üç oy hakkına sahip altı önemli şehri arasındaki Myra, ismini kurulduğu Myros Nehri’nden (Demre Çayı) aldı. Şehrin su ihtiyacı, Demre’nin kenarında kayalara oyulmuş kanal sistemiyle sağlandı.
Şehre hayat veren Demre Çayı, pek çok antik kentte olduğu gibi, zamanla getirdiği alüvyonlarla kentin sonunu hazırladı.
Myra M.S. 7. yüzyıldan M.S. 9. yüzyıla kadar süren Arap akınları sonunda 809’da zapt edilerek önemini yitirdi. En parlak zamanınıysa M.S. 408-450 arasında 2. Theodosius zamanında yaşadı. Bu dönemde Likya’nın “metropolis”i yani başkenti oldu ve Çayağzı bölgesindeki Andriake liman kentiyle denize uzanarak ticaretle öne çıktı.
NEKROPOLDEKİ MEZARLAR GÖRÜLMEYE DEĞER
Likya Konfederasyonu’na ait sikkeler arasında Myra adına basılanlar da bulundu. “Yüce Ana Tanrıça’nın yeri” anlamına da gelen Myra’nın sakinleri ana tanrıça Artemis’e inanıyordu. Sikkelerde Artemis, Anadolu’nun en eski tanrıçası Kybele formunda temsil ediliyor.
Yukarıda kaya mezarları üstüne kurulan şehrin antik tiyatrosu, aşağıya doğru genişliyor. İki yanındaki ve nehir nekropolündeki mezarlar üstündeki kabartmaları görülmeye değer. Roma dönemine ait bu görkemli tiyatro, günümüze sağlam ulaşan az sayıdaki antik tiyatrolardan biri olma özelliğini taşır.
HAZIR GELMİŞKEN
Çayağzı Limanı ile Andriake Antik Kenti arasında kalan Kuş Cenneti, hem menderes manzarası hem de 149 farklı kuş türüyle, uğranılması gereken bir adres. Kuş cennetini oluşturan menderesin denizle buluştuğu noktadaki kükürtlü sular, kuşlar için beslenme alanı oluşturmasının yanında, şifa verme özelliğine de sahip.