İSLAM ESERLERİNİN TÜRKİYE’DEKİ BULUŞMA NOKTASI:
AVRUPA’DAN ÖDÜLLÜ BİR MÜZE
İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesi, ülkemizde Türk-İslam eserlerini topluca kapsayan ilk müze. Sultan sarayları dışında günümüze ulaşabilen tek özel saray olan şimdiki binasının geçmişi 16. yüzyıla dayanıyor. "Evkaf-ı İslâmiye Müzesi" (İslâm Vakıfları Müzesi) adıyla, Mimar Sinan’ın en önemli yapılarından Süleymaniye Camii Külliyesi’ndeki imaret binasında 1914 yılında ziyarete açıldı. 1983 yılındaysa Sultanahmet Meydanı’nın batısındaki İbrahim Paşa Sarayı'na taşındı.
Osmanlı sivil mimarisinin önemli yapılarından İbrahim Paşa Sarayı “At Meydanı"nda, eski hipodrom kademeleri üstünde yükseliyor. 1520 yılında, Kanuni Sultan Süleyman tarafından tamir ettirilerek, damadı ve veziri İbrahim Paşa’ya armağan edildi. Kemerler üstünde yükseltilmiş yapı, üç taraftan ortadaki terası çevreliyor. Müzenin ilk bölümüne de merdivenlerle bu terastan ulaşılıyor.
2012 yılında restorasyon geçiren müze, 1984’te Avrupa Konseyi Yılın Müzesi Yarışması Jüri Özel Ödülü’nü ve 1985'te de Avrupa Konseyi-UNESCO’nun çocuklara kültür mirasını sevdirme konusundaki ödülünü aldı.
İSLAM DÜNYASININ NADİR ESERLERİNİ BARINDIRIYOR
Abbasi, Memlük, Selçuklu ve Osmanlı döneminin az bulunur örneklerini sergileyen müzedeki eserler, İslam dünyasının farklı köşelerinden toplanmış. Müze, dünyanın en iyi halı koleksiyonlarından birine sahip olmasıyla tanınıyor. Halılar arasındaki şaheser parçalarsa 13. yüzyıla ait Selçuklu örnekleri. Büyük salonların bulunduğu geniş camekanlı kısımda olağanüstü zengin Türk halıları koleksiyonu yer alıyor.
Müze; halı koleksiyonlarının yanı sıra nadir sanat eserleri olan el yazmalarıyla da öne çıkıyor. Cam eşyalar, taş ve pişmiş toprak eserlerle metal ve seramik objeler de sergilenen diğer kıymetli parçalar. Halı bölümünün alt katı da, son birkaç yüzyılın Türk günlük yaşamının yansıtıldığı etnografya koleksiyonuna ayrılmış.
HAZIR GELMİŞKEN…
Sultanahmet Meydanı ve civarını keşfedin. Meydandaki park özellikle lale zamanı rengarenk oluyor. Meydanın en önemli parçasını oluşturan ve pek çok tarihi olaya tanıklık eden Hipodrom es geçilemeyecek bir anıt. Bizans zamanında atlı araba yarışlarının yapıldığı Hipodrom’un mutlaka görülmesi gereken eserleriyse Kaiser Wilhelm (Alman) Çeşmesi, Theodosius Dikilitaşı ve Spiral Sütun.